Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
Şair Mekanı
#1
Merhabalar...Daha önce böyle bir konu var mıydı bilmiyorum ama zaten ölü bir konuyu canlandırmak istemedim,yenilik her zaman iyidir. Tongue Aramızda şiir okumayı,şiir yazmayı seven arkadaşlar olduğunu biliyorum (bende okuma kısmını severim yazmayı beceremem Smile ) bu sebeple bir şiir konusu açmak istedim.Burası sevdiğiniz ya da yazdığınız şiirleri paylaşabileceğiniz bir alandır.Ben başlatıyorum burada her türden şiirler paylaşacağım ( benimkiler genelde lirik olur Blush ),sizlerde katılırsanız güzel bir Şiir Defterimiz olacağına inanıyorum,unutmayın,güzel şeyler,paylaştıkça değer kazanır...İlk şiir benden olsun.


Heart Sevgilerde Heart

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.


Behçet Necatigil
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#2
guzel konu süper niye aklıma gelmediki Big Grin
eve gelirsem birkac tana eklerim Big Grin
[Resim: trc5.png]
#3
Biraz reklam gibi olacak ama konu alakalı olunca dayımın bir şiir sitesi var.Şiir yazma seslendirme , canlı radyo yayını felan filan şiirden hoşlananları bekleriz Smile

Sairturk.com

Benden de bir şiir gelsin hatta yalnızca bir şiir değil bağımsızlığımızın sembölü , Türkiye'mizin ulusal marşı.

Mehmet Akif üstada Allah rahmet eylesin.

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül... ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar.
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri 'toprak' diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı.
Verme, dünyâları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ!
Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin ma' bedimin göğsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki şehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım.
Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım;
Fışkırır rûh-ı mücerred gibi yerden na'şım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!



MEHMET AKİF ERSOY
[Resim: adszzzrj.png]
#4
HeartDesem Ki Heart

desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır,
rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
sende tattım yemişlerin cümlesini.

desem ki sen benim için,
hava kadar lazım,
ekmek kadar mübarek,
su gibi aziz bir şeysin;
nimettensin, nimettensin!

desem ki..
inan bana sevgilim inan,
evimde şenliksin, bahçemde bahar;
ve soframda en eski şarap..

ben sende yaşıyorum,
sen bende hüküm sürmektesin..
bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber..
günlerden sonra bir gün,
şayet sesimi farkedemezsen,
rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
bil ki ölmüşüm..
fakat yine üzülme, müsterih ol;
kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini
ve neden sonra
tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
hatırla ki mahşer günüdür
ortalığa düşmüşüm seni arıyorum..

| Cahit Sıtkı Tarancı



Heart Ayrılık Da Sevdaya Dahil Heart


Açılmış sarmaşık gülleri kokularıyla baygın
En görkemli saatinde yıldız alacasının
Gizli bir yılan gibi yuvarlanmış içimde kader
Uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın
Rüzgar uzak karanlıklara sürmüş yıldızları
Mor kıvılcımlar geçiyor dağınık yalnızlığımdan
Onu çok arıyorum onu çok arıyorum


Her yerimde vücudumun ağır yanık sızıları
Bir yerlere yıldırım düşüyorum
Ayrılığımızı hisettiğim an demirler eriyor hırsımdan
Ay ışığına batmış karabiber ağaçları gümüş tozu
Gecenin ırmağında yüzüyor zambaklar yaseminler unutulmuş
Tedirgin gülümser
Çünkü ayrılık da sevdaya dahil çünkü ayrılanlar hala sevgili
Hiç bir anı tek başına yaşayamazlar
Her an ötekisiyle birlikte herşey onunla ilgili
Telaşlı karanlıkta yumuşak yarasalar
Gittikçe genişliyen yakılmış ot kokusu
Yıldızlar inanılmıyacak bir irilikte
Yansımalar tutmuş bütün sahili
Çünkü ayrılmanın da vahşi bir tadı var
Öyle vahşi bir tat ki dayanılır gibi değil

Çünkü ayrılıklar da sevdaya dahil
Çünkü ayrılanlar hala sevgili
Yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık
Hava ağır toprak ağır yaprak ağır
Su tozları yağıyor üstümüze
Özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır


Eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı
Karanlık çöktü denize
Yanlızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin
Ne yanına dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin
Kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan
Bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince
Sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice
Yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak
Bir türlü çözemedikleri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına
Benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiliyle


Sanmıştık ki ikimiz yeryüzünde ancak birbirimiz için varız
İkimiz sanmıştık ki tek kişilik bir yalnızlığa bile rahatça sığarız
Hiç yanılmamışız her an düşüp düşüp kristal bir bardak gibi
Tuz parça kırılsak da hala içimizde o yanardağ ağzı
Hala kıpkızıl gülümseyen sanki ateşten bir tebessüm zehir zemberek aşkımız...



Attila İlhan

Bedirhan Gökçe'nin sesinden dinlemek isteyenler için... https://www.youtube.com/watch?v=fM94jk4ALbY
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#5
Her şey sende gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif
kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakini gördüğüdür rengin
Yaşadıklarını kar sayma
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa
Sevdiğin kadardır ömrün
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme, bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi;
Sevdiğin kadar sevileceksin
Ay ışındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü his ettiğin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiğin kadar güzel
İşte budur hayat, işte budur yaşamak
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün;
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar bilirsin
Bunu da öğren;
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN
Heart


Can YÜCEL
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#6
Vurulmusum
Daglarin kuytuluk bir bogazinda
Vakitlerden bir sabah namazinda
Yatarim
Kanli, upuzun...

Vurulmusum
Düsüm, gecelerden kara
Bir hayra yoranim çikmaz
Canim alirlar ecelsiz
Sigdiramam kitaplara
Sifre buyurmus bir pasa
Vurulmusum hiç sorgusuz, yargisiz

Kirvem, hallarimi ayni böyle yaz
Rivayet sanilir belki
Gül memeler degil
Domdom kursunu
Paramparça agzimdaki...


Ahmet Arif 33 kurşun'dan bir bölüm
#7
Leyla
Leyla

Çınlamasın kubbende yeis dolu vaveyla,
Yarınlara güneş ol, tebessümünle Leyla.
Sanmam ki âlem senden başka gülistan bulsun,
Sen; Resul’ün müjdesi, gül yurdu İstanbulsun.
Göçebe sevdaların konup, göçtüğü diyar,
Sağ gözüm sol gözümden kıskanıyor seni yâr.
İnci danesi meyve uhrevi bir ağaçta.
Karın tokluğu sevda hem tokunda hem açta.
Gözlerin günden aydın ve tarih kadar derin,
Nemlense, buğulansa süründürür kederin.
Yeter ki sen ışılda varsın yıkılsın dağlar.
Senin kaşın eğilse yüz kırk milyon göz ağlar.
Sevdalar sende başlar, sende biter tomurcuk,
Sen ki yek bütün sevda, sen en günahsız çocuk.
Bırak bu yorgun sevda bağrında bir han bulsun,
Sen sevdalar durağı, otağı İstanbulsun.
Sensiz düşlerim kırık, yaylalarım sürgündür,
Kederin sonsuz matem, bayram güldüğün gündür.

--Her günün bayram olsun fenerlerle, halay’la.
--Kara gün ilişemez son Türk ölmeden Leyla.

Seni birkaç satıra sığdırmak aczi yetim,
Lakin sensiz şiirler, şarkılar öksüz, yetim.
İçinde sen olmayan nağmeler küllü haram.
Hasretime şiir ol belki sağalır yaram.
Bendeki bu sevdanın anlamı ne madde’de,
Ne esre de çözülür, ne üstün de, şedde de.
Harekeler anlamsız, harfler fakir ve naçar,
Sana ancak ilahi ilimler kucak açar.
Tomurcuktan tazesin, çınar kadar ihtiyar,
Bir tek sinende yatan ecdat benden bahtiyar.
Gönül burcumda sancak, bayrağımda hilâlim,
Damarımda dolaşan kanım kadar helâlim.
Varlığın erişilmez, yokluğun kanlı şerbet,
Bin kez sıla görürüm günde bin kere gurbet.
Sensizlik geçse bir an ucundan niyetimin,
Ahını almış gibi olurum bin yetimin.
Gün sende güzel durur, güneş sende gülerde,
Güneşten daha aydın nesil bekler ilerde.
Medeniyet nuruyla parıldarken asuman,
Ne sis barınabilir ne kara gün ne duman,
Karanlıklar lâl olur, karanlıklar heceler,
Kendinden hicap duyar, bağrındaki geceler.
Aydınlık yarınlara yürürken zürriyetim.
Bir sen vazgeçilmezsin, bir ölmez hürriyetim.

--Çözüver ak gerdandan, düğmeleri Süheyla,
--Dünya bir Leyla görsün, dünya gözüyle Leyla.

Sinende harmanlanmış maddeler ve manalar.
Görsünler, nasıl Leyla doğururmuş analar.
Solmayan renklerinle ezel, ebet eşiği,
Seninle dolar, taşar medeniyet beşiği
Salınır eteklerin uhrevi denizlere,
İki cihanda renk ol şu solgun beniz’lere.
Çelik ve taşta öten nakkaş ezgilerinden
Feyz alsınlar Sinan’ın ölmez çizgilerinden.
Bir yanda kız kulesi öbür yanda galata,
Bağlanmış iki kıta iki çelik halata.
Aynı altın tepside medeniyet ve ilim,
Her dilim ayrı lezzet ve milyonlarca dilim.
Seni anlamayan kul zannetmiyorum sağdır,
Canlı cenazelere kabirlerden nur yağdır.
Ölü denen sağların nur yatağı mezarlar,
İcabında tarihi kalkıp baştan yazarlar.
Kalyonlar dağdan aşıp koşmadı mı çağrına?
Sen onlara emanet onlar senin bağrına.

--Karanlığa nur oldun, medeniyete hamal,
--Sağında sultan Fatih, solda Mustafa Kemal.
--İki dünya önderi muhafız iki yanda,
--Karanlığa geçit yok Leyla’m senin dünyanda

Gönül müzem, giz dünyam, aşikârım, mahremim,
Ne varsa hepsi sensin selamlığım, haremim.
Gururumsun, onurum, gözüm nuru, ayalim,
Tüm renklerin üstünde yarınlarda hayalim.
Hayalim ki; ufkunda batmayan güneş düşler.
Zehir zıkkım kesilir karanlığa gülüşler.
Melekler sıra sıra nöbet tutsun babında,
Mey içmişten beter et huzurun girdabında.
O gün gelip İsrafil üflediğinde sur’u,
Rabbim incitmez elbet bağrında yatan nuru.
‘’Bana lazım’’diyerek avuçlarına alır,
Dünyada senden gayrı bir toz bulutu kalır.
Kapın mahşer mi? Mahşer. Mizan sende kurulur,
Gerdanlık sırat olur, geçen cenneti bulur.
Bağrında hayat bulur inancımın beş kent’i,
Her şey sana yakışır iki cihan başkent’i.

--Tarihi sayfa sayfa karıştırsın âlimler,
--Çözebilir mi seni bu beşeri ilimler?

Sen güllere gülistan, gülistanda gül Leyla,
Ben hakkınca sevmeyi beceremedim hâlâ.
Sen Leyla ol ebedi ben mecnun sen istersen,
Çöller cennetim olur yeter ki böyle gül sen,
Sen Leyla ben mecnun’da, dil yâr demeye kıysa,
Korkuyorum kıskanır şurdan bir melek duysa.
Gündüz güneş kolunda, geceler oynaş ayla
Yetmiş milyon mecnunun sana titrer ey Leyla.
Gönlümde yakut damla, sonsuza giden yolsun.
Ben ebedi mecnunun, sen Leyla’m İstanbulsun.

Şefik Tiryaki


Dogan Bilge yorumundan dinlemek için :

https://www.sairturk.com/SayfamSiirGoste...2&uyeid=24

alıntıdır. www.sairturk.com'dan
[Resim: adszzzrj.png]
#8
Radyoda dinlemiştik çok güzel şiir iyi ki paylaşmışsın burda
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#9
bence de çok güzel bir şiir Smile bunu biraz da özel kılan %100 profesyonel bi şair tarafından yazılmamış ve %100 profesyonel bi seslendiren tarafından seslendirilmemiş olması galiba Smile yani bu işi hobi olarak yapanların ürünü bu Smile
[Resim: adszzzrj.png]
#10
en sevdiğim şiir :

Şu Boğaz Harbi Nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,
Ne hayasızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle “bu: bir Avrupalı”
Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya’yla beraber bakıyorsun ; Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...
Ah o yirminci asır yok mu, o mahluk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına,
Maske yırtılmasa hala bize affetti o yüz ...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.
Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’makı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, başa, edecek kahrına ram?
Çünkü te’sis-i ilahi o metin istihkam.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bir göğüslerse Huda’nın edebi serhaddi;
“O benim sun’-i bediim, onu çiğnetme” dedi.
Asım’ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.
Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid’i...
Bedr’in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makber’i kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe”desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.
“Bu, taşındır” diyerek Ka’be’yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya’yı uzatsan oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki, a’sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufukalar, seni almaz bu cihat...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.
MEHMET AKİF ERSOY
[Resim: trc5.png]
#11
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.

Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun.

Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Bir kaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu

Fatih'te yoksul bir gramofon çalıyor
Eski zamanlardan bir cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun.

Belki haziran da mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışsın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telaş içindesin
Kötü rüzgar saçlarını götürüyor

Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin.

Attila İlhan
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#12
Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

Victor Hugo
[Resim: trc5.png]
#13
(07.07.2012, 08:21)garez123321 Adlı Kullanıcıdan Alıntı: Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?

Ağlamak için gözden yaş mı akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mı olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

Victor Hugo
Çok güzelmiş Rolleyes
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#14
Bende paylaşcam ama nasıl olur bilmiyorum? biraz şizofrenık bir şiir
 [Resim: trc2.png]
                                            ☭ ★
#15
Şizofren Melekleri ..











Kadın, yardı tırnaklarıyla geceyi
Şizofren
melekleri belirdi koynunda hecenın
ay parçalarcasına parçaladı kendini
rengi değişti
göz bebeklerinin.

var oluşlar yok oluşlardan daha fazla
çocuk istemedi doğmak,tekmeledi gelmişini geçmişini.
-"Anne, rahmin neden bu kadar soğuk"? dedi.
Tanrı
gözyaşlarını akıttı
o’na sor
kırmızıkızım
"o" dur bilir kişi.

kervanları vurdular ayaklarından ulu orta
sen bağırdım haykırırcasına, duymuyordu sanki kimse beni
resmen kiraz yemiş dudakların gibi kokuyordu yatağımın içi
karabasanlar kabasakal’larıma yerleşti
hiçbir şey kalmadı bana senden geri.

tuali, yapış yapış bir ressam gördüm rüyamda
absürt şarkılar çalıyordu absolut içmiş gibi
sen fırladım yattığım yataktan
sirenleri çalıyordu rumeli fenerinin.

öksür..
öksürde çıksın içinden nefesimin gri tizleri
salına dur ,kaygan kayaların üzerinde bekle beni
geleceğim elbet
elbet bu savaşı bitireceğim
avuçlarımda, yanaklarının pembe izi.

Gölge Dansı
 [Resim: trc2.png]
                                            ☭ ★
#16
Güzel şiirmiş akgun,şiir türü serbest herkez en sevdiği şiirleri paylaşmakta özgür bu konuda




Ben

senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar karışacağız ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben...


Nazım Hikmet RAN
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#17
Adı üstünde şair mekanı bu bir yazıda olabilir bir dörtluğe ihtiyacı yok.Senın şiirde güzelmiş (N.Hikmet Ran)

Şizofrenik Düşler Kontesi












Çek silahını
Dön sırtını kendine
Say kızım
Bir..İki..Üç..
Ölüm yakın
Yaşam güç
Çerçeve boş
Dünya maskeli balo
Vakit varken çocukluğuna koş..
Yoksa bitmez,
Bu pesimist solo
İki kişilik bir mezardır
Sonbaharda düello..


Hadi topla kırıklarını,
Saçlarının
Ve içindeki şeffaf camların…
Yoksa yüreğine batar
Batar gemi
Gemi enkaz
Enkaz çıkmaz
Çıkmaz sokak
Sokakta biter düşler
Düşler düşmekten usanmaz

Hadi sonver bu dansa
Ritim tutmaz
Ayakların uymaz
Sana göre değil tango
Kır duvarlarını
Yıkılsın bu şato..


Al feneri eline
Düş kendi peşine
Eski bir yol
Kendine açılan
Masum düşlerin
Ruhuna saçılan
Kendi rüzgarın ol
Kendine doğru es
Bitse de bu şiir
Ümitler bitmez kontes..
 [Resim: trc2.png]
                                            ☭ ★
#18


Seni, anlatabilmek seni.
İyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...

Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.

Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...


Mehmed ARİF
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#19
Beni bir dağ başında böyle yapayalnız kodular,
rüzgarlara, kuşlara, bulutlara yakın,
senin etinden, tırnağından ayrı,
senin kokundan uzak.
Şu anda hiç bir şey mümkün değil.
Şu anda her şeyden ayrı, her şeyden uzak
ve her şeyden mahrumum ben.
Şu anda sadece yalnızlık ve kahır.
Sen benim gökyüzümdün, denizim, toprağımdın,
Şimdi bir hatıra olamazsın belirsiz, uzak
Biliyorsun bazı şeyler vardır elimizde olmayan
İşte öyle imkansız birşey seni unutmak.
Zannetme ki herşey bitti sevdiğim;
Birgün yeşerecek şu sararmış yapraklar.
Ve bundan sonra kim severse dünyada;
Seni ve beni hatırlayacaklarİnan ki!
Kırılmış bir ayna gibi
Paramparça, kırık dökük aşkımız
Çaresizliğin, ümitsizliğin türküsü
Türkülerin en içlisi, en hüzünlüsü
Büyük aşkımız
Unut benden kalan ne varsa
Unutmak tesellidir yalnızlığın
Güneşi bir kadeh şarap gibi içip
Delicesine sarhoş olmak
En güzel tarafı imkansızlığın
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin?
Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar?
Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var;
Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin...
Ne olurdu saadetlerin en büyüğü
İşte ellerimde al, diyebilseydim
Anlardın ve hiç gitmezdin, değil mi
Bir gün olduğun gibi kal diyebilseydim.
Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri
Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü
Her zaman en güzel, her yerde eşsiz
Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü
Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz..
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#20
Kocaman bir ateş yakacağız;
Kağıt paralardan
Tahvillerden Vasiyetnamelerden
Vergi dosyalarından
Kira kontratlarından
Ve borç senetlerinden
Ve herkes Kendi cüzdanını da bu ateşin İçine atacak
#21
Leyla ve Mecnun eserinde yer alan,Mecnun'un Kabe'de ettiği dua...(Şair Fuzuli)

Yâ Rab bela-yı aşk ile kıl âşîna beni
Bir dem bela-yı aşktan kılma cüdâ beni


Ya Rab aşk belasına kıl aşina beni,
Bir an bile ayırma aşk belasından beni


Az eyleme inayetini ehl-i dertten
Yani ki çoh belâlara kıl müptelâ beni


Az eyleme yardımını dertlilerden,
Yani ki çok belâlara kıl müptelâ beni


Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni


Oldukça ben götürme belâdan irademi
Çünkü ben belayı isterim bela da beni


Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigârımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni


Gittikçe arttır sevgilimin güzelliğini,
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni


Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola yetürmek sabâ beni


Onun ayrılığında öyle zayıflat ki beni
Sabah yeli ulaştırsın ona beni


Nahvet kılıp nasîb Fuzuli gibi bana
Yâ Rab mukayyed eyleme mutlak bana beni


Bana gurur verme Fuzuli gibi
Ya Rab bana bırakma asla beni
Karakterim ve tavrımı birbirine karıştırmayınız! Karakterim “kim olduğumla” ilgilidir, tavrım “sizin kim olduğunuzla.”
MySteRiOuS-TRC
#22
Yâ RÂB!...
Yâri ALLAH olana başka dosta ne hacet?
O’nsuz gönüller gördüm; kapkara, zindan, harâb...
Ey ALLAH’ım! ne merde, ne namerde muhtâc et,
Cürmüm çok, farkındayım, kovma kapından YÂ RÂB!...

Maskesiz gezmesek de, içimiz sana ayan,
Parmakla sayılıyor senin emrine uyan,
Kimsesizler kimsesi! Ey garipleri duyan!
Cürmüm çok, farkındayım, kovma kapından YÂ RÂB!...

Sermaye oldu zaman, rehavete, rahata
Hep sebepler aradık, her suça, kabahata
Bir ömrü hebâ ettim, günaha bata bata
Cürmüm çok, farkındayım, kovma kapından YÂ RÂB!...

Gaflet kesti önümü, tövbelere geç kaldım
Düştüm senden ırağa, çölde susuz, aç kaldım
Günah yüklü heybemle rahmet kapını çaldım
Cürmüm çok, farkındayım, kovma kapından YÂ RÂB!...

Mahşer var, cehennem var; Âmenna, inanırım
Basiret bağlanınca, hesap kolay sanırım
Senden af dileyecek yüzüm yok, utanırım
Cürmüm çok, farkındayım, kovma kapından YÂ RÂB!...

Çok günahım olsa da gülden güzel dostum var
O´nu candan seveni bilirim ki yakmaz hâr
Resûl’ün hatırına kurma bu kuluna dâr
Cürmüm çok, farkındayım, kovma kapından YÂ RÂB!...

Şair: MECİT AKTÜRK

[Resim: adszzzrj.png]
#23
bunlar çok güzel şiirler
#24
şiir süper [b]HeaT[/b]
J.W
Burdayız!
#25
SESSİZ GEMİ - YAHYA KEMAL BEYATLI








Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.


Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;



Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.


Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,



Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.


Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.



Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.


Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;



Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.


Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.



Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden
*-*JW *-*

#26
Yeni konu açmayayım diye konuyu aktifleştiriyorum.


Bir film şarkısından bir kısım kısa bir şey ama hoşuma gittiSadfilm türkçe dublaj değil ismi Veer-Zaara - hint filmi)


İki anlığına durdu, hayal kervanımız
Ve sonra gittik , sen yoluna ben yoluma


İki anlıktı,bu kalbin destanı
Ve sonra gittik , sen yoluna ben yoluma
[Resim: adszzzrj.png]

Hızlı Menü:

Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi

Users browsed this thread: