Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 0/5 - 0 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5
-BoxmoN- 7.Bölüm (Eel Town)
#1
BÖLÜM-7-
EEL TOWN


Emily Garubitic’i boxa çağırmıştı. Garubitic parçalanan plakaları da dâhil boxa girmişti. Emily şöyle söyledi:
-Önden yürü şu yöne gidiyoruz.

Yenilginin ardından Rody, Emily ile birlikte Eel Town’a doğru yola çıkmışlardı. Rody’nin kafasında soru işaretleri vardı.
-Emily.
-Evet Rody? Ne vardı?
-Birkaç şeyi merak ediyorum da.
-Tabi, sorabilirsin.
-Kaç BoxmoN ’un var acaba?
-Şimdilik beş. Senin?
-Sadece iki.
-O yüzden iki BoxmoN kullanıp pes ettin.
-Aynen öyle. Henüz yolculuğumun çok başında olduğumu söylemiştim.
-Katılıyorum. Bence de çok başındasın.
                On metre kadar ilerledikten sonra Rody sorularına devam ediyordu:
-Gittiğimiz kasabada Boxshop var mıdır?
-Tabi ki de vardır. Bir ihtiyacın mı var?
-Evet. Boxım bittiği için bugün iki BoxmoN kaçırdım. Biri gece gelmişti. Biri de senin gördüğün Juvecub.
-Anlıyorum. Tek box ile yolculuğa başladığına göre sahiplendirme merkezinden almış olmalısın ilk BoxmoNunu.
-Evet.
-Çünkü Boxshop’ tan ilk BoxmoNunu aldığında üç box ile yolculuğa başlıyorsun. Seni yargılamıyorum ama bence oradaki BoxmoNlar daha iyi.
-(Üzgün bir ses tonuyla) İyidir eminim.
-Özür dilerim seni kıracak bir şey mi söyledim?
-Yok hayır. Bende oradan almak isterdim.
-Anlıyorum. Bazı durumların engel olmuş anlaşılan. Üzgünüm. Alpacure’ un bence oldukça sağlıklı ve çok hızlı. Garubitic gibi bir zenith BoxmoNu oldukça zorladı. Ayrıca eminim tür avantajı bizde olmasaydı kesinlikle kazanırdı.
-Teşekkürler ben de onu çok seviyorum. Aslında iyi ki onu almışım diyorum kendi kendime. Ne kadar yolumuz kaldı?
-Şu karşımızdaki yokuşu aştığımızda varmış olacağız.
                Elli metre kadar sonra yürüdükleri patikanın sol tarafındaki çalılıklarda böğürtlen yemekle meşgul bir BoxmoN göründü. Ağzının şapırtısı bile duyulabiliyordu. BoxmoNu ilk fark eden Emily’ di.
-(Fısıldayarak) Rody. Şuraya bak.
-Bu da ne?
-Bilmiyorum ama çok tatlı.
-Of. Emily. Şimdi anlarız.
                Rody RSE’sini çıkartıp BoxmoNa doğru tuttu.

RASTURE(E)
Çimen türü olan bu BoxmoN oldukça oburdur. Özellikle böğürtlene bayılırlar. Eğer onları arıyorsanız mutlaka birini böğürtlenlere yapışmış şekilde bulabilirsiniz.
Genellikle yokuşlardan aşağıya süzülmeleriyle bilinirler. Uçamazlar ama süzülürken oldukça hızlanırlar.
En büyük özellikleri kafasında bulunan iki adet tüyü ve onu hızlandıran, kanata benzeyen elleridir.
Kesinlikle kafasındaki tüylere dokunmayınız. Özellikle yemeğine hiç dokunmayınız.

[Resim: 1627-Rasture.png]

                Rody o BoxmoNu kesinlikle almak isterdi ama hiç boxı olmadığı için bu fikrinden vazgeçti. Emily’nin söyleyecek bir şeyleri vardı.
-(Fısıldayarak) Rody bence o senin olmalı.
-(Fısıldayarak) Boxım olmadığını unuttun sanırım.
-Ben sana bir box verebilirim. Kasabaya ulaştığımızda bana bir box borçlu olursun hepsi o.
-Tamam ama borç olarak.
-Tabi ki borç olarak. (Küstahça) Sana ödünç vereceğimi mi sandın?
-Tamam, kabul, ver hadi.
                Emily boxı pembe çantasından çıkartıp Rody’e verdi. Rody bir elinde boş boxı, bir elinde de hızlı olarak bildiği Alpacure vardı. Rody sessizce:
-Alpacure.
                Alpacure çıktığı anda, ne yapacağını anlamış gibi arka ayaklarından destek alarak sanki koşmaya hazır olduğunu söyleyen bir pozisyon aldı.
-Işık girdabı!
                Emri duyan Rasture birden arkasını döndü ve kırmızı göz bebekli yeşil gözleri tamamen kırmızıya döndü. Adını söyleyerek hırlıyordu. “Rrrrrrrasture”. Yemek yerken rahatsız edilmek hoşuna gitmemişti. Alpacure ışık girdabını göndermişti. Işık huzmesi Rasture’ a anında vurmuştu. Kanata benzeyen yeşil ve otlu elleri parlıyordu. Görüldüğü kadarıyla Rasture tehlikeyi anlayıp elleriyle saldırıyı bloke etmişti ama tüm hasarı engelleyememişti. Kızgın Rasture aniden fırlayıp havada dönerek Alpacure’ e vurdu. Alpacure’ un yüzünde kocaman iki çizik bıraktı. Rody Rasture’ un başındaki iki yaprağa neden dokunulmaması gerektiğini daha iyi anlamış oldu. Alpacure’a diğer bir yeteneğinin emrini verdi:
-Işık Hızı Darbesi!
                Alpacure arkasında ince bir ışık izi bırakarak koşmaya başladı. Rasture’ un etrafında dönüyordu. Rasture saldırının hangi yönden geleceğini bilemediği için kafasını öne eğip ellerini sırtında birleştirerek çift taraflı bir savunma pozisyonu yarattı. Rody bağırdı:
-Ayaklarına!
                Alpacure ayaklarına büyük bir boynuz darbesi indirdi. Rasture saldırının etkisiyle hafif yükselip yere düştü. Rody boxı fırlattı. Box Rasture’ un ayaklarının dibine düştü. Çaresiz Rasture yeşil ışıklar eşliğinde boxın içinde kaybolmuştu. Rody:
-İşte bu!
-(Emily kıskanarak) Ne var ki ben de yapabilirdim.
-Eminim yapardın. Box için teşekkürler.
                Rody boxı aldı ve yollarına devam ettiler. Artık Rody’nin üç BoxmoNu vardı. Resmi bir düelloya girebilirdi. Yokuşun üzerine geldiklerinde Eel Town ayaklarının altındaydı. Kasabanın içinde yükselen bir dönme dolap görünüyordu. Yokuştan rahatça BoxmoN Merkezi tabelası görünüyordu. İlk fikir Rody’ den geldi.
-Bence BoxmoN Merkezine gidip BoxmoNlarımızı bıraktıktan sonra Boxshop’ a giderek rahatça alışverişimizi yapabiliriz. Çünkü benim BoxmoNlarım oldukça yorgun ve yaralı.
-Haklısın benim de Garubitic’ im oldukça yaralı.
                Ve böylece BoxmoN Merkezine gitmekte karar kıldılar.
                İçerisi en az dışarısı kadar etkileyiciydi. Kırmızı mavi tonlarının ağırlıkta olduğu bir merkezdi. Solda bekleme salonları, kafeterya, sağ tarafta bir danışma ve hemen karşılarında da BoxmoN koğuşları vardı. Danışmaya yöneldiler. Danışmada duran orta yaşlı bayan:
-Hoş geldiniz çocuklar. BoxmoNlarınızı köşedeki cihaza bırakabilirsiniz.
                Emily beş, Rody üç box bırakmıştı cihazın içine. Cihaz boxları algılayıp mekanik bir sesle şunları söyledi:
-BoxmoN sayısını baz alarak bekleme süreniz iki saattir. İki saat sonrasında BoxmoNlarınızı danışmamızdan alabilirsiniz.
                Rody çıkarken danışmada bulunan bayana teşekkür etti ve Boxshop’ a doğru yöneldiler. Sokaklarda çeşit çeşit BoxmoNlar vardı. Birileri düello yapıyor. Birileri bahisleri topluyor. Bazıları antrenman alanında BoxmoNlarının kondisyonunu geliştiriyordu. Vardıklarında içeride hiçbir yetkili göremediler. Kafeslerde duran birkaç BoxmoN vardı. Raf bile yoktu. İnsandan biraz büyükçe bir robot karşıki duvarda duruyordu. Yaklaştıklarında; robot, cızırtılı ve kulak tırmalayan bir sesle:
-Hoş geldiniz. Üzerimde bulunan büyük ekrandan kategori seçip sesli olarak ifade ediniz.
                Rody kategorilerden “Boxlar” kategorisini seçmişti.
-Boxlar.
-(Robot) İşte yeni kategorileriniz.
                Ekranda iki adet kategori belirmişti. “Standart Boxlar” ve “Geliştirilmiş Boxlar”. Rody henüz geliştirilmiş bir boxa ihtiyacı olmadığını düşünerek:
-Standart boxlar
-(Robot) Lütfen ürün sayısını belirleyiniz.
-Beş.
-(Robot) Borcunuz 125$. Lütfen ekranın altında bulunan küçük bölmeye bırakınız.
                Rody yanında bulunan 300$’ın yarısına yakın bir miktarı vereceği için biraz canı sıkılsa da bölmeye 150$ bırakmıştı.
-(Robot) Şirketimizin belirlediği bahşiş miktarı, verdiğiniz miktardan çıkartıldığında para üstünüz 0$’dır. Lütfen para bıraktığınız bölmenin sağında bulunan diğer bölmeden ürünlerinizi alınız. Tekrar bekleriz.
                Bahşiş meselesine sinirlense de, Emily’ e rezil olmamak için sesini çıkartmadan dışarı çıkmaya göz yumdu. BoxmoN Merkezine doğru yola çıktılar. Vardıklarında BoxmoNlarını almaları için 15 dakika kadar zaman kalmıştı. Kafeteryaya geçerek bir şeyler atıştırdılar. 15 dakika sonra bir anons duyuldu. “Rody ve Emily takımı BoxmoNlarınız alınmaya hazırdır. En kısa zamanda danışmaya gelmeniz rica olunur.” Bunu duyan Rody:
-Hadi gidip BoxmoNlarımızı alalım. Bu arada biz takım falan değiliz bunu unutma. Senin zorunla buradayım.
-Evet evet. Kesin öyledir.
                BoxmoNlarını alıp teşekkür ettikten sonra artık yola devam edebilirlerdi.
-Emily şimdi nereye gidiyoruz?
-Takım değiliz sanıyordum.
-Pardon. Sen nereye gidiyorsun?
-Şehrin diğer kısmında uzanan Halucination Forest ’e.
-(Gülümseyerek) Aaaa. Ne tesadüf bende oraya gidiyorum.
-(Gülümseyerek) Tamam ama yanımdan ayrılma. Bu ormanı hiç sevmeyeceksin.
-Uyarı için teşekkürler. Yola koyulsak mı?
-Hem de hiç beklemeden.
                Ve böylece Rody ve Emily ikilisi Halucination Forest ‘e doğru yola çıktılar. Rody her ne kadar inkar etse de gideceği rotayı iyi bilen Emily ile takım olmuş gibi görünüyordu. Rody için bir sorun daha ortaya çıkmıştı. Para. Emily için paranın pek önemi olmadığı açıkça belliydi. En ucuzu 2.500$‘dan başlayan zenith BoxmoNunu alarak yolculuğa başlamasından anlaşılıyordu. Rody ‘de ise yolculuğa çıktığında bedava bir BoxmoN ve nakit 300$ vardı. Acilen para bulması gerekiyordu. Belki de bir sonraki kasabada Emily’nin yanından ayrılıp bir iş bulması gerekebilirdi. Bu da yolculuğuna ara vermesi anlamına geliyordu.
                Yola devam ederken önlerinde hafif bir sis vardı ve Halucination Forest ‘e yaklaştıkça yoğunluğu artıyordu. İleride küçük bir kulübede, sallanan sandalyesinde yaşlı bir adam belirdi.

BÖLÜM-8-
MİSTİK ENGEL
'Dünya. Dışarıdan bakıldığında mavi-yeşil bir gezegendi ama kendi içinde barındırdıkları evrene bedeldi.'
#2
senarist rodynin cebine az para koy Big Grin
eline sağlık
#3
Acıların çocuğu Rody Big Grin


Eline sağlık Big Grin
[Resim: adszzzrj.png]
#4
yine eline sağlık Big Grin
[Resim: trc5.png]
#5
Teşekkürler arkadaşlar
'Dünya. Dışarıdan bakıldığında mavi-yeşil bir gezegendi ama kendi içinde barındırdıkları evrene bedeldi.'
#6
Ellerine Sağlık Güzel Olmuş.
[Resim: hyper_by_muslu-d7bb3n2.png]
#7
Ellerine sağlık Smile
[Resim: elites33.png]
Herşeyi bilmene gerek yok Haddini bil yeter!!!

TR forum en aktif üye
EN forum admin den sonra en aktif türk
#8
çok güzel olmuş
#9
güzel hikaye

Hızlı Menü:

Konuyu Okuyanlar: 2 Ziyaretçi

Users browsed this thread: